22 Ekim 2013 Salı

Ağaçların İzinden Yürümek

Ne güzeldir ağaçlar. Hele bu mevsimdeki renk cümbüşü insanı kendinden alır uzaklara götürür. Bir de hafif bir esinti olsa da o yapraklar hışırdasa değmeyin keyfime...

Böyle keyifli bir gezinti yapmak için İstanbul'da o kadar güzel yerler var ki. Bunun için illa çok uzaklara gitmenize de gerek yok.

Baltalimanı'nda hep de önünden geçtiğimiz bir Japon Bahçesi dikkatinizi çekti mi?


Kısa bir mola vererek gezebileceğiniz bu küçük bahçe; Japonya'da bulunan ve 1972'den beri İstanbul'un kardeş şehri olan Şimonoseki şehri belediyesinin; kardeş şehirliğin 30. yılı dolayısı ile 2009 yılında İBB'ye hediye etmiş olduğu bir bahçe.






Bu küçük bahçe içerisinde kısa bir tur yapabilir ve bu sırada Şimonoseki şehri ile ve Japon kültürüne ait kısa bilgiler edinebilirsiniz.







Biraz daha uzaklaşayım derseniz muhteşem Belgrad Ormanı zaten bizim ciğerlerimiz ancak O'na kadar gelmeden bir önceki ışıklardan sola dönünce (bir şekilde ismi silinmiş bir yönlendirme ile??) solda ulaşacağınız Atatürk Arboretumu'nu gezmediyseniz mutlaka, gezdiyseniz bir kere daha gezmelisiniz.





1949'da açılmış olan; içinde 1912'de kurulmuş olan ve Ankara Gazi Orman Çiftliği'ne de ilk fidanlarını gönderen; Türkiye'nin ilk fidanlığını da barındıran bu arboretum muazzam ağaç ve bitki çeşitliliği ile insanın başını döndürüyor.





Bu mekanda ister sevdikleriniz ile, ister tek başınıza saatlerinizi gezerek ve dinlenerek geçirebilirsiniz. Arboretum içerisinde bulunan çeşmeden su içmeyi unutmayın, bu su arboretum sınırları içerisinde bulunan bir doğal kaynaktan çıkıyor; buz gibi, enfes...



Ve geldik yaşı hayli geçkin bir İstanbulluya. 400 ila 600 yaşında olduğu söylenen bu çınar o kadar dallanıp budaklanmış, o kadar büyümüş ki bir ahtapotu andırdığı için ismi Ahtapot Çınar olarak anılmaya başlanmış.


Bilezikçi Çifliği'nin arazisi içerisinde kalan bu heybetli ağaç yıllara meydan okuyan bir dev olsa da diğer tüm Dünya canlıları gibi biz insanların korumasına ve değer bilmesine muhtaç.




Çiftlik içerisinde ayrıca artık kullanılmayan çiftlik evleri de çok güzel.







Ancak sevgili İstanbul Yolcuları ne yazık ki bu ağaç ve çiftlik için bu resimler ve internette bulunan diğer bilgiler ile yetinmeniz gerekiyor zira bu çiftlik ve çiftliğe bağlı 800 hektarlık alan İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesine ait ve özel izin hariç giriş yasak...





Ağaçların izinden yürüyelim; bizleri hep huzura, dinginliğe ve mutluluğa götürecekler.


Sağlıcakla kalın,
Bir İstanbul Yolcusu






3 Ekim 2013 Perşembe

İstanbul'da Sonbahar

İstanbul'da sonbahar soğukları kendini birden gösterdi. Havalar iyice soğudu. Yine de dolaşacak, keşfedecek bir sürü gizli - saklı nokta, bir sürü takip edilecek etkinlik bizleri bekliyor. Örneğin kısa bir süre kalmış olsa da FilmEkimi 6 Ekim'e kadar devam ediyor, buradan bir göz atın isterseniz.

Bir başka etkinlik ise Bienal. "Anne Ben Barbar mıyım?" sorusunu takip eden bir sürü sergi ve mekan sizleri bekliyor. Bienal için de burayı tıklayabilirsiniz.

Hayır hayır yağmuru bahane etmek asla yok, şemsiyeler, yağmurluklar, montlar, botlar ne güne duruyor. Haydi İstanbul sokaklarına vurun kendinizi...

Mesela Bienal paralel etkinliği kapsamında Kalliopi Lemos isimli sanatçının "Ben Benim" isimli sergisini gezebilirsiniz.

Sadece bu sergiyi gezmekle kalmayıp 1879 yılında kurulmuş olan - sergiye evsahipliği yapan - Yoakimion Rum Kız Okulu'nu da gezebilirsiniz. Aslında artık kapalı olan bu okul sizleri bambaşka bir İstanbul'a taşıyacak. Detaylı bilgiyi buradan edinebilirsiniz, yalnız sabah 11.00'de açılıyor, sitede saat yanlış.

Sergi 10 Kasım'a kadar gezilebilir. İşte size bu sergiden küçük bir tadımlık.




 



Kara tahtada bizden de bir iz bulabilirsiniz :)









Bir başka kaçırmayın dediğim etkinlik Sahaf Festivali. Bir sürü mis kokulu kitap arasında kendiniz kaybetmeniz olası, uyarmadı demeyin. Tepebaşı'nda düzenlenen festival kitap severler için bir harika. Festivalde ayrıca dergiler, plaklar, fotoğraflar, afişler vb. bulabilirsiniz...

Ve şimdilik son mekana gelirsek, gizli mi gizli, saklı mı saklı bir başka yer...


Belgrad Ormanı, Falih Rıfkı Atay Mesire Alanı içindeki çay bahçesinin arka kısmında at gezisi yapılan patika üzerinde hemen 300 mt. içeride bu yapı ile karşılaşacaksınız.
Kanuni'nin yaptığı Sırbistan Seferi sonunda esirlerle birlikte dönüşü üzerine bu esirler bizim şimdi Belgrad Ormanı dediğimiz alana yerleştirilir. 1800'lerin ortalarına kadar orada kalan bu topluluk daha sonra - ormanda bulunan su kaynaklarının kirlenmesi sebebi ile - farklı yerlere yerleştirilmiştir. İşte bu yapı o dönemlerden kalma. St. Georges Kilisesi olduğu söyleniyor. 




Bu resimlere bakmakla kalmayın, gidin. Tabii İstanbul Ajandanız da yanınızda olsun, yazın. Geçtiğiniz yollarda ayak iziniz kalsın...

Sağlıcakla kalın,

Bir İstanbul Yolcusu

For English please visit http://tracingistanbul.blogspot.com/