22 Nisan 2014 Salı

Tarih Sizi Çağırıyor

Arkeoloji Müzesi - Gülhane



Fatih Sultan Mehmet döneminden itibaren eski eserlerin toplanmaya başlanması ile 1869 yılında Aya İrini’ye toplanmış olan tarihi eserler; Müze-i Hümayun’un (İmparatorluk Müzesi) temelini oluşturur. Aya İrini küçük gelmeye başlayınca halen Arkeoloji Müzesine bağlı olan Çinili Köşk müzeye dönüştürülür. Çinili Köşkü 3 boyutlu olarak buradan inceleyebilirsiniz.



1881 yılında müzenin müdürlüğüne Osman Hamdi Bey’in atanması ile Türk müzeciliği yepyeni bir vizyona kavuşur. Yurtdışında eğitim görmesi için gönderilen ilk dört öğrenciden biri olan Osman Hamdi Bey gerek müzecilik, gerek tarihi eserlerin korunması ve onarılması gerekse de tarihi eserlerin yurtdışına kaçırılmasının önüne geçilmesi adına çok önemli adımlar atmıştır. Aynı zamanda değerli bir ressam olduğunu da bildiğimiz Osman Hamdi Bey ile ilgili detaylı bilgiyi buradan edinebilirsiniz. Yolunuz düşerse Eskihisar’da yaşadığı müzeye dönüştürülmüş olan evini de ziyaret edin deriz. Bu müzenin bilgilerine buradan ulaşabilirsiniz.







Çinili Köşk’e dönecek olursak, Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılmıştır. Alandaki en eski binadır. Şark Eserleri Müze binası önceden Osman Hamdi Bey’in kurup ders verdiği ilk Güzel Sanatlar Akademisi’dir ve Mimar Sinan Üniversitesi’nin temellerini oluşturmuştur. Mimarı Alexander Vallaury’dir ki kendisi ayrıca Arkeoloji Müzesi ana binasının da mimarıdır. 





Arkeoloji Müzesi ana binası dünyada müze binası olarak inşa edilen ender yapılardandır ve bir tapınak görüntüsüne sahiptir. Ön bölümde bulunan Osmanlıca yazıda Asar-ı Atika Müzesi (Eski Eserler Müzesi) yazar ve üstünde inşa ettiren II. Abdülhamit’in tuğrası bulunur.
Müzenin 1891’deaçılış tarihi olan 13 Haziran hala ülkemizde müzeciler günü olarak kutlanmaktadır.






Arkeoloji Müzesi’ne nasıl giderim derseniz; ya Topkapı Sarayı, Aya İrini yanından ya da Gülhane Parkı girişinden karşıdaki Osman Hamdi Bey yokuşunu tırmanarak ulaşabilirsiniz. Müze ile ilgili detaylı bilgiyi buradan edinebilirsiniz.





İçinde bulunan eserlerdeki detayları, eserlerin çeşitliliğini ve sunduğu bilgiyi; müzenin ihtişamını anlatmaya kelimeler kifayetsiz kalır. 

Siz en iyisi sabah erkenden bu müzeye gelin, arada dillere destan çay bahçesinde de oturup kulak kabartın; tarihin sesini duyacağınıza eminiz.

Sağlıcakla Kalın,
Bir İstanbul Yolcusu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder