31 Mart 2014 Pazartesi

Sarayda Eğitim

Mimar Sinan Üniversitesi - Fındıklı


Sultan Abdülmecit’in kızları Cemile Sultan ve Münire Sultan için yaptırdığı çifte sarayların mimarı Balyan Ailesinden Garabet Amira Balyan’dır.

Cemile Sultan’a ait olan saray Çırağan Sarayı’ndaki yangından sonra Meclis-i Mebusan olarak kullanılmış, Cumhuriyetin ilanından sonra Sanayi-i Nefise’ye ev sahipliği yapmaya başlamış; 1928’de de ismi değişerek Güzel Sanatlar Akademisi olan kuruma devredilmiştir. 






1 Nisan 1948’de geçirdiği yangında kütüphanede bulunan çok değerli yayınları, kitapları, eğitim eşyalarını ve sanat eserlerini kaybetmiştir.







1953’te tadilattan sonra yeniden açılan binaya Atatürk Kız Lisesi olarak kullanılan Adile Sultan Sarayı’nın da eklenmesi ve bahçede bulunan Zevki Kadın Sübyan Mektebi’nin de Mimar Sinan Üniversitesi’ne tahsisi ile bugünlere gelinmiştir. Sübyan Mektebi’nin şu anda içerisinde minik bir PTT şubesi vardır. Hemen yanında da nefis çeşmesini görebilirsiniz. Daha detaylı bilgiyi buradan edinebilirsiniz.








Bina – normal olarak – ziyarete açık olmasa da arada bünyesinde açılan küçük sergiler sayesinde içeriye girebilir ve küçük bir fikir edinebilirsiniz. Sergileri ve diğer etkinlikleri takip etmek için bu linki kullanabilirsiniz. Mimar Sinan Üniversitesi’ne nasıl giderim derseniz. Kabataş’a çok yakındır. Karaköy tarafına doğru devam ettiğinizde zaten bu binayı göreceksiniz.


Bir de küçük sır veriyoruz. Pek bilinmiyor. Buraya kadar gelmişken Tophane-i Amire Binası’nda bulunan Mimar Sinan Üniversitesi dükkânından üniversitenin yayınlarını çok uygun fiyatlara edinebilir bunun yanı sıra okul ile ilgili çeşitli özel tasarım objeleri de alabilirsiniz.

Sağlıcakla kalın,
Bir İstanbul Yolcusu

25 Mart 2014 Salı

Vazgeçilmez Kılan Küçük Detaylar

Surp Yeğya Ermeni Kilisesi - Eyüp
 


Detaylar bir bütünü mükemmelleştiren, vazgeçilmez kılan unsurlardır. İstanbul’un; işte böyle; küçük detaylar ile vazgeçilmez olduğunu düşünürüz hep. Herkes öyle ya da böyle, bir şekilde yakalanır güzelliğine ve detaylarında kaybolur.












Bu hafta Eyüp’te bulunan bu ufacık kilisedeydik. Üzgünüz İstanbul Yolcuları burayı birçoğunuz sadece bu satırlar ve resimler ile tanıyabileceksiniz. Çünkü bu kilise artık sadece yılda 3-4 defa özel günler için açılıyor.



Kilisenin kuruluşuna dair tam tarih bilinmese de 16. yy ya da 17. yy’da yapılmıştır. 1766’da kapatılıp 26 Mart 1800 tarihli bir ferman ile açılan kilise zamanla zarar görmüş; 1832’de Bezciyan Ailesinin desteği ile yeniden ibadete açılmıştır. Son restorasyon tarihi 1995’tir.



Yine aynı mekan 1832’de yapılan Bezciyan İlkokulu’na da evsahipliği yapmıştır; 1980’lerin başında öğrenci yetersizliği sebebi ile kapanmıştır.


Eskiden Eyüp’te yaşayan cemaatinin zamanla taşınarak yok olması ile kapanan bu özel mekân İstanbul’u vazgeçilmez kılan detaylardan sadece biri ve biz İstanbul'un detaylarında kaybolmaya bayılıyoruz.

Sağlıcakla kalın,
Bir İstanbul Yolcusu

19 Mart 2014 Çarşamba

Bu Havuzlar Yüzmek İçin Değil

Haliç Tersanesi





Geçmiş dönemlerinde var olan Bizans Tersanesi’nin üzerine Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethinden sonra yapılmış olan Tersane-i Amire; şimdiki ismi ile Haliç Tersanesi’nin tarihi bu bağlamda 1455’e dayanır.

















Yapılan bölümler ile dünyanın denizcilik merkezlerinden birisi olan Tersane halen bünyesinde bulunan 3 adet kuru havuz ile tamir ve bakım faaliyetlerine devam etmektedir. Bu özelliği ile günümüzde aktif olarak çalışan dünyanın en eski tersanesidir. Haliç Tersanesi ile ilgili detaylı bilgileri Şehir Hatları’nın buradaki broşüründen ve Tersane Dergisi’nin 2011’deki bu yazısından edinebilirsiniz.



Bu bölgede yapılmak istenen çeşitli farklı projeler ile son dönemde bir hayli gündeme gelmiş olan Haliç Tersanesi’nin bizim gönlümüzde yatan şekli; olduğu gibi korunarak bir denizcilik ve şehir müzesine dönüştürülmesidir. Tarihler boyu süregelen bu asude şehir mirasını ve şehrimizi koruyarak geliştirme bilincini bizler de kendi çocuklarımıza bırakabilmeliyiz.

Sağlıcakla kalın,
Bir İstanbul Yolcusu


11 Mart 2014 Salı

Son Saray

Yıldız Sarayı - Beşiktaş



Önceleri Çırağan Sarayı’nın da alanının içinde bulunduğu Kazancıoğlu Bahçeleri adı ile anılan ve padişahların av sahası olan koruluğa ilk kasrı I.Ahmet yaptırmıştır.






Sultan III.Selim’in annesi için Yıldız Kasrı’nı yaptırması ile bu isim ile anılmaya başlanmıştır. 

Daha sonraları farklı dönemlerde farklı padişahlar tarafından eklenen yapılar ile II. Abdülhamit döneminde imparatorluğun yönetim yeri olmuştur.




1922 yılından 1978’e kadar askeriyenin kullanımında olan yapılar bu tarihten sonra Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlanmıştır.

İç bölümden ne yazık ki fotoğraf çekmek yasak ancak detaylı bilgiye, görsele ve 3 boyutlu tura buradan ulaşabilirsiniz.


Yıldız Sarayı’nı gezmeye gelmişken Yıldız Parkı’nı da es geçmeyin. Nisan ayında yapılan İstanbul Lale Festivali bu parkı gezmek için; kalabalık da olsa; oldukça güzel bir dönem. Lale Festivali’ni bu linkten takip edebilirsiniz. Yalnız henüz yeni festival ile ilgili bilgi, program vb. güncellemesi yapılmamış olduğunu gözden kaçırmayın.


Sağlıcakla kalın,
Bir İstanbul Yolcusu

5 Mart 2014 Çarşamba

Müziğini Bekleyen Bina

Süreyya Operası - Kadıköy




Süreyya Operası’ndan bahsetmek için önce kısaca Süreyya İlmen’den bahsetmek gerek. Kendisi havacılık teşkilatını, bir mensucat fabrikasını kurmuş, milletvekilliği yapmış, mal varlığının büyük bölümünü bağışlamış ve bu güzide binanın yanı sıra Süreyya Opereti’ni de kurmuştur. Süreyya Paşa ile ilgili daha detaylı bilgiyi buradan edinebilirsiniz (ancak şu anda bir güncellemeye girmiş bulunuyor).


Süreyya Opera Binası’nın tarihçesini Kadıköy Belediyesi için Murat Katoğlu, Ersen Gürsel ve Işık Aydemir’in yazdığı Süreyya Opera Binası kitabından ediniyoruz. Bu bina yurtdışında bulunan 3 farklı bina modelinin kaynaştırılması ile oluşturulmuştur. Bunlardan sadece birisi bilinir; Paris Champs-Elysées. 1927 yılında açılan bina inşa edilmemiş olan bazı bölümlerinden dolayı sinema olarak kullanılmaya başlanmıştır. Süreyya Opereti ise Beyoğlu Fransız Tiyatrosu ile Kadıköy Apollon (Hale) Tiyatrosu’nda temsillerini vermiştir.
2006 yılında Kadıköy Belediyesi’nin binada yaptığı restorasyon çalışmaları sonunda nihayet yapılış amacı için hizmet vermeye başlayan Süreyya Operası’nda bir temsil seyretmezseniz, bu hayat eksik kalır. İşte izleyebileceğiniz temsiller bu linkte. Ayrıca bu linkten Süreyya Operası’nı 360° izleyebilirsiniz ama yapmayın, bir temsile gidip bizzat görün, dokunun, dinleyin.



Binanın tavan freskleri ve duvarlarındaki panolar sonradan Türkiye’ye yerleşmiş olan Rus ressam Nikolay Kalmukov (Naci Kalmukoğlu)’a ait. Bu sanatçıya ait bilgi ve eserlerinden görüntüleri geçen sene İzmir’de gerçekleşmiş olan bir serginin videosu ile bu linkten izleyebilirsiniz.




Ayrıca binanın cephesinde ve sahnenin yanlarında görülen kabartma heykeller ilk Türk heykeltıraş İhsan Özsoy’a ait. Bu sanatçı ile ilgili daha detaylı bilgiyi bu linkten edinebilirsiniz.




Bu hafta 80 yıl sonra müziğine kavuşan Süreyya Operası’ndaydık. Hayat müzikle daha güzel.  Haydi sevdiğiniz bir parçayı açıp dinlemeye başlayın, siz müziğinize şimdi kavuşun.

Sağlıcakla kalın,
Bir İstanbul Yolcusu